Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, çocuğun duygusal-davranışsal gelişimi ve akademik başarısını etkileyen önemli bir psikiyatrik sorundur. Aileyi, okulu ve toplumu ilgilendiren boyutlarıyla, geniş anlamda bir eğitim ve öğretim sorunu olmaktadır.
Genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivie bozukluğu olan çocuklar çevrelerindeki kişiler tarafından “ üstün yetenekli, çok zeki ve yaramaz” olarak nitelendirilmektedir. Geçmiş yıllarda, bu bozukluğun yanlış çocuk yetiştirmeden kaynaklanan bir yaramazlık sorunu olduğu ve yeterince otoriter davranılırsa sorunun çözülebileceğine inanılmaktaydı. Oysa ki, bu bozukluğun en temel göstergesi,çocuğun dikkat süresinin yaşının ve zekasının gerektirdiğinden daha kısa olmasıdır. Bu çocukların zihinsel gelişim düzeyleri normal olduğu halde, yaşadıkları aşırı hareketlilik veya dikkat problemlerine bağlı olarak okulda öğrenme sorunları yaşayabilmektedirler.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, isteklerini erteleyememe (impulsivite) ve dikkat sorunları ile kendini göstermektedir. (APA 1994). Dikkat eksikliği ve hiperaktive bozukluğu tanısından söz edebilmek için belirtilerin yedi yaşından önce görülüyor olması; evde, okulda ve sık sık diğer ortamlarda da önemli problemlere neden olması ve çocuğun günlük yaşamını etkileyecek boyutta olması gerekmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperkaktive bozukluğu çocukluk çağının en sık görülen psikiyatrik bozukluklarından biri olmaktadır. İlköğretim çağındaki çocukların % 3-5’inde,erkeklerde kızlara oranla 3 kat daha yüksek oranda görülmektedir. Çocukta gelişimsel olarak 3 temel alanda sorun ortaya çıkmaktadır.
- Dikkat eksikliği
- Yetersiz dürtü kontrolü
- Aşırı hareketlilik
Dikkat eksikliği bulunan çocuklar sıklıkla :
- Dikkatleri kolaylıkla dağılmakta, belirli bir işe ya da oyuna odaklanmakta zorluk çekmektedirler.
- Dikkat gerektiren ev ödevleri gibi çalışmaları yerine getirmekte isteksiz davranmakta, bu çalışmaların tamamlanması için çok zaman harcamaktadırlar.
- Eşyalarını sıklıkla kaybetmektedirler
- Başladıkları işleri, etkinlikleri bitirememektedirler.
- Basit ve dikkatsizce hatalar yapmaktadırlar.
- Kendileri ile konuşulurken, takip etmiyor ve dinlemiyor gibi görünmektedirler.
- Günlük etkinliklerinde unutkanlık yaşamakta, görev ve etkinlikleri düzenlemekte zorlanmaktadırlar.
Hiperaktive (Aşırı hareketlilik) öğretmenler ve aile üyeleri tarafından kolaylıkla farkedilebilmekte; çocuğun sosyal yaşantısını olumsuz yönde etkilemektedir.
Hiperaktif ( Aşırı hareketli) çocuklar sıklıkla :
- Oturduğu yerde kıpırdanmakta, ellerini, ayaklarını oynatmadan duramamaktadırlar
- Belirli bir yerde uzun süreli oturmakta zorlanmakta, sürekli hareket etme ihtiyacı duymaktadırlar.
- Gereksiz yere sağa sola koşturmakta, eşyaların üzerine tırmanmaktadırlar
- Çok konuşmaktadırlar.
- Sakin bir biçimde oyun oynayamamakta ya da başka bir işle uğraşamamaktadırlar.
Dürtüsel çocuklar sıklıkla :
- Sonucunu düşünmeden, koşma, itme, çekme gibi fiziksel olarak tehlikeli aktivitelere girişmektedirler.
- Sırasını beklemekte zorlanmaktadırlar
- Kendisine sorulan soruları tamamlanmadan yanıtlamaya çalışmakatadır. Karşısındaki kişinin sözünün bitmesini bekleyememektedirler.
- Başkalarının sözünü kesme ya da oyunlarda araya girme gibi davranışlar sergilemektedirler.
Dürtüsel çocuklar; kişilerarası ilişkilerde yoğun problemler yaşamaktadırlar. Anne-babalarıyla ve öğretmenleriyle tartışmakta, akranları tarafından reddedilme sorunları olmaktadır.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan bir çocukta sayılan tüm bu belirtilerin birlikte olması gerekmemektedir. Dikkat eksikliğinin önde geldiği veya aşırı hareketlilik ve dürtüsellik problemlerinin belirgin olduğu tiplerinden söz edilebilmektedir. Hem dikkat eksikliği, hem de aşırı hareketlilik-dürtüsellik belirtilerinin eşit oranda şiddetlendiği birleşik tip, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun en sık görülen biçimi olmaktadır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda farklı gelişim alanlarında farklı bozulmalara rastlanmaktadır.
Motor davranışlarda görülen bozukluklar: Bu çocuklar aşırı hareketli olup,davranışları belli bir amaca yönelik olmamaktadır.Durmak yorulmak bilmeden, yönergeler ve kendisine koyulan kurallara uymadan hareketlerine devam etmektedirler. İnce motor hareketlerdeki koordinasyon bozukluğu ve beceri yetersizliği belirgindir. Örneğin düğme ilikleme, topu atıp tutmakta zorlanabilmektedirler.
Bilişsel işlevlerde bozukluklar: En çarpıcı belirtilerinden biri dikkat sürelerinin kısa oluşudur.. Yoğunlaşma yetileri düşüktür. Bu yüzden zekaları normal olmasına karşın öğrenme güçlüğü ve okul başarısızlığı sıklıkla görülmektedir. Bellek yönelimleri yerinde olmakta; ancak yargılamaları bozulabilmektedir.Sosyal ipuçlarını ve durumları anlamakta güçlük yaşamakta, yanlış yorumlamalar yapmaktadırlar.
Kişilerarası ilişkilerde bozukluklar: Kısa süreli ilişki kurmakta, empati kurmakta güçlük çekmektedirler. Diğer insanların ihtiyaçlarına duyarsız davranmaktadırlar. Herhangi bir nedenle arkadaşına tükürme,vurma, saçını çekme gibi rahatsız edici davranışları nedeniyle, arkadaşlık kurmakta ve bunu sürdürmekte zorlanmaktadırlar.
Ruhsal bozukluklar : Duygusal dalgalanmalar yaşamaktadırlar. Heyecanlı ve coşkuluyken, nedensiz yere bir anda ağlamaya başlayabilmektedir. Tutturma ve inatçı davranışları olabilmektedir. Engellenmeye karşı dirençlidirler.
Çocukların yaşına ve içinde bulundukları gelişim dönemlerine bağlı olarak yaşadıkları sorunların ciddiyeti ve boyutu farklılaşmaktadır.
Okul öncesi dönemde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu :
Okul öncesi yaştaki çocukların en fark edilen semptomu dikkatsizlikten daha çok aşırı hareketlilikleridir; ancak dikkat edilmesi gereken nokta bu yaştaki çocuklarının çoğunun hareketli olmasıdır. Dolayısıyla, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun bu dönemdeki ayırt edici özellikleri, çocuğun dikkatsiz davranışlarınının varolması, görevleri tamamlamada ki başarısızlığı ve yönergeleri takip etmede ki güçlüğüdür. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bulunan okul öncesi çocuklar, kurallara uymakta güçlük çekmekte,kıyafetini giymeden dışarı çıkma, mobilyalara tırmanma, üstünde gezmi, ev içinde koşuşup durma gibi ani davranışlar sergilemektedirler. Özellikle kreş ve anaokulunda ki etkinliklere katılmakta ve bu ortamlarda ki kurallara uymakta zorluk yaşamaktadırlar. Uzun süre tek bir oyuncakla oynamamakta, yıkıcı oyunları tercih etmektedirler. Saldırgan ve dürtüsel davranışları nedeniyle uygun biçimde akran ilişkileri kuramamaktadırlar.
Okul döneminde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu :
Çocukta varolan dikkat sorunları, eğitim hayatının başlamasıyla daha belirgin hale gelmekte, bu yaş döneminde ders sorunları belirginleşmektedir. Okul kurallarına uymakta, sınıfta dersi izlemekte, takip etmekte ,dikkatini derse vermekte zorlanmaktadırlar. Ödev yapmaktan kaçınan bu çocuklar, yetişkin desteği ile çalışmalarını tamamlayabilmektedirler. Okuma ve yazma kaliteleri yaşıtlarından düşük, defterleri düzensiz ve dağınık, yazıları bozuk olmaktadır. Okul yaşantıları ile ilgili bir diğer sıkıntı sınavlardır. Soruları hızlı veya eksik okumalarından dolayı, çok iyi bildikleri bir soruyu dahi yanlış yanıtlayabilmektedirler. Çalışmış oldukları konuları kısa sürede unutabilmektedirler. Bu sorunları ilkokul 3. ve 4. sınıfa kadar tolere edebilirken, derslerin zorlaşması ve kendilerinden beklenilen sorumlulukların artmasıyla birlikte başetmesi daha zor bir hale gelmektedir.
Zihinsel gelişim kapasiteleri yeterli olduğu halde, ders başarısızlıkları yaşamaktadırlar. Okul ortamında yaşadıkları bu sıkıntılar nedeniyle derslerinden giderek uzaklaşmakta, daha ilgisiz ve isteksiz hale gelmektedirler. Aşırı hareketli davranışları ve okul başarısızlıkları nedeniyle sürekli eleştirilmekte bunun sonucunda benlik saygıları zedelenmekte, ruhsal sağlıkları olumsuz yönde etkilenmektedir.
Ev ortamında kendilerinden beklenilen günlük sorumlulukları yerine getirmekten kaçınmakta, kurallara uymamaktadırlar.
Ergenlik döneminde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu :
Ergenlik döneminde uzun süre bir ortamda oturabilme becerisi kazanılmış olup, dikkat sorunları daha ön planda yer almaktadır. Fiziksel huzursuzluklarının yerini psikolojik sıkıntılar yer almaya başlamaktadır. Bu dönemde topluma aykırı davranışlar ortaya çıkar. Saldırganlık, çalmalar, kaçmalar sıklıkla görülen belirtilerdir. Bu davranış ve uyum bozuklukları, müdahale edilmediği takdirde yetişkin çağda da sürebilir.. Sınav kaygısı, depresyon gibi duygusal sorunlar eşlik edebilmektedir.
SOSYAL YAŞAMDA “DEHB”
Dikkat ve aşırı hareketlilik sorunu olan çocuklar, öğrenme ve sosyal ilişkilerde de problem yaşamaktadırlar. Bu çocukların uygun tedavi ve eğitim hizmetlerinden yararlanmaları sağlanmazsa
- düşük okul başarısı,
- sınıf tekrarı,
- zayıf akran ve aile ilişkileri,
- kaygı ve depresyon,
- saldırganlık,davranış sorunları,suçluluk,
- erken madde kullanımı sorunları görülebilmektedir.
- Bu çocuklar okulda genellikle yaramaz, tembel, sıra dışı vb. olarak nitelendirilmektedir.
- Bu etiketleme, çocukların kendini kötü görmelerine ve özgüvenlerinin düşmesine sebep olmaktadır.
- DEHB olan bireyler, dikkat ve kontrolünün gerektiği durumlarda (öğrenme ve görevlerde) güçlük çekerler.
- Bu bireylerin aşırı hareketli ve atak olmaları, dikkatlerini bir noktaya toplamalarını zorlaştırarak beceri düzeylerini olumsuz olarak etkilemektedir
TEDAVİLER
Psikososyal Tedaviler
- Anne ve baba eğitimi
- Okul Konsültasyonu
- Akademik organizasyon becerileri- eğitimi
- Davranışsal düzenleme
- Bilişsel-davranışçı terapi
- Sosyal beceri eğitimi
- Aile ve bireysel terapi
Anne ve baba eğitimi
Aile üyeleri koyulan bu tanıyla endişeye kapılabilmekte, bu bozukluğun “ kötü ebeveynliğin” bir sonucu olarak geliştiğine inanıp, suçluluk duyguları geliştirebilmektedirler. Çocuğun davranışlarının ya da derslerle ilgili zorluklarının yaramazlık ya da tembellik olarak yorumlanması, ebeveynlerin çocukla olan ilişkilerini bozmakta, yanlış yaklaşımların sergilenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle ailenin çocuğun yaşadığı sorunların olası nedenlerine, belirtilerine ilişkin bilgi sahibi olmaları, bozukluğun olumsuz yönlerinin kontrol altına alınmasını sağlayacak çeşitli tedavilerin bulunduğunu öğrenmeleri önemlidir. Anne ve baba eğitimi, çocuğun anne ve babasıyla olan ilişkisinin geliştirilmesinde, çocuğa yönelik doğru bir yaklaşım izlenmesinde ve ev ortamının çocuğun ihtiyaçları ve özelliklerine göre düzenlenmesinde etkili olmaktadır.